12 Mayıs 2011 Perşembe

MARDİN TAŞ EVLERİ

Mardin Sivil Mimari Örnekleri


Mardin Güneydoğu Anadolu’da ilginç bir sivil mimari örneklerini bir araya toplamış bir kentimizdir. Mardin Mazı Dağlarının güney yamaçlarında, doğudan batıya doğru 2.500 m. uzunluğunda, 500 m. genişliğindeki bir alana kurulmuştur. Doğal konumundan ötürü de Mardin Kalesi’nden bakıldığı zaman yapıların birbiri üzerine yığılmış sıkışık bir görünümde olduğu görülür. Ancak, doğal konumdan kaynaklanan bu sıkışık yapılaşma kentte kendine özgü bir sivil mimariyi de ortaya koymuştur. Mardin Kalesi eteklerinden başlayarak ovaya doğru teraslar halinde yayılan bu evler sıkışık olmalarına karşılık ilginç bir mimari yapılanmayı da ortaya koymuşlardır. Büyük ölçüde Orta Çağ mimarisini yansıtan bu yapılaşma Kuzey Suriye ve Urfa, Diyarbakır mimarisi ile de farklı olduğu noktalar bulunduğu kadar benzerlikleri de bulunmaktadır. Kısacası bu yapılaşma Mardin’de kapalı bir bölge şehircilik anlayışını da beraberinde getirmiştir. Bu yapılanmada doğa şekillerinin ve iklimin de büyük payı olmuştur.
Mardin sivil mimari yönünden iki ayrı bölümden meydana gelmiştir. Bunlardan biri kale ve çevresi, diğeri de dış mahalle olarak isimlendirilen kale eteklerindeki asıl yerleşimdir. Birbirlerinden farklı özellikleri olan çeşitli toplulukların bir arada yaşadığı Mardin’de tapu defterlerinden öğrenildiğine göre Sürgücüyan, Akkeçilü, Mişki, Dinabi, Şah Nasibi, Zoli, Duraçlu, Behramki, Bradi, Dehlevi gibi kısmen yerleşik, kısmen de göçebe aşiretler tarih boyunca şehir çevresine yerleşmişlerdir. Sonraki dönemlerde milli oymaklardan bazıları XVIII.yüzyıl başlarında Diyarbakır ve Mardin çevresine de yerleşmişlerdir.


XV.yüzyılda kale çevresinde 300 kadar evin olduğu ve geniş bir nüfusun da olduğu kaynaklardan öğrenilmektedir. Ancak bu nüfus 1526’da veba salgını ile kısmen azalmıştır. XVI.yüzyıl sonlarında Suriye, Urfa ve Babil’den göçenlerle nüfus yeniden canlanmıştır. XVIII.yüzyılda şehirde 2.000’i Müslüman ve gerisi Hıristiyan olmak üzere 3.000 ev olduğu yine kaynaklardan öğrenilmektedir.
Mardin’de sivil ve dini mimari örneklerini daha çok evlerin oluşturduğu bir dokuya sahiptir. Anadolu’daki en eski yerleşim alanlarında görüldüğü gibi bu evler dar sokaklar etrafında sıralanmıştır. Bir veya birkaç evin kullandığı çıkmaz sokaklar, evlere girişte yapılan sahanlıklar ve bazen sokak üstlerinde veya altlarında bir geçit bırakılarak yapılmış odalar ortak kullanım alanları farklı bir yapılanmanın burada uygulandığını göstermektedir.
Mardin sokakları, insan ölçülerinin yanı sıra yörede kullanılan eşek, at, deve gibi binek hayvanlarının boyutları dikkate alınarak, dar yapılmıştır. Bununla beraber şehirdeki geniş sokaklar İshak, patika biçimindekiler ise Zabok olarak isimlendirilmiştir. Mardin sokakları yerleşim dokusuna bağlı olarak doğu-batı, kuzey-güney doğrultusundadır. Şehrin doğu-batı yönündeki sokaklar, şehrin kurulduğu yamaca paralel olup, bunlar bazen eğimli, bazen de düz yollardır. Kuzey-güney doğrultusundaki sokaklar ise bunlara dik konumdadır ve zaman zaman da eğimden ötürü merdivenlere dönüşmüştür. Yüksek kalın duvarlar ile yapılardan ayrılan bu sokakların evlerle olan ilişkisi giriş kapıları, havalandırma pencereleri ve çıkmalarla sağlanmıştır. Şehir yapılanmasında sokakların bazıları bir noktada kesişir ve küçük meydanlar oluştururlar.


Mardin evleri şehir dokusuna uygun olarak yalnızca giriş katından ibaret olanların yanı sıra iki, üç bazen de dört katlı örnekler de bulunmaktadır. Evlerin yükseklikleri ve kat adetlerinin nedeni yapının bulunduğu arsanın başlangıç ve bitim noktaları arasındaki kot farkından kaynaklanmaktadır. Evlerin avlulu giriş katı bulunduğu parselin güneyinde ise, alt kot düzleminde, son katı ise parselin üst kot düzleminde bulunmaktadır. İki kat arasına kaç adet katın sığabileceği ise tamamen arazi eğimine bağlıdır. Ancak bazı durumlarda kat yükseklikleri de değişebilmektedir. Zengin ailelerin kat yüksekliklerinin daha fazla tutulduğu da görülmektedir. Bu farklılık mimariye de yansımıştır. Şehirde etkili olan nüfuslu ailelerin evleri ise bazen anıtsal boyutlara ulaşmıştır. Çoğunlukla evlerin giriş katları binek ve taşıma hayvanlarının ahırlarına, ambarlarına ve depolarına ayrılmış, bu yüzden de kat yükseklikleri fazla tutulmuştur. Evlerin bazılarında ara katlara da yer verilmiştir. Bunlar ambarlarda asma kat niteliği taşımaktadır ve ahşap dikme ile kirişler üzerine oturtulmuşlardır. Bazı evlerde ise bu asma katlar dekoratif olarak da yapılmıştır.
Mardin evleri kapalı mekânlar, yarı açık mekânlar, eyvanlar, revaklar ve köşkler olarak da ayrı gruplara ayrılmaktadır. Geleneksel Mardin evlerinin cephelerinde çeşitlilik meydana getirilmiştir. Bu cepheler bulundukları yamaçtan ötürü Mardin Ovası’na açık olarak yapılmıştır. Bu nedenle manzara öncelik kazanmıştır. Kat girişleri doğu, batı ve kuzeyde olan kapalı mekânların havalandırma pencereleri ile köşeleri dikkati çekmektedir. Evler şehrin her bölgesinde teraslar halinde olduğundan birbirlerinin önünü kapatmamaktadır. Ancak cephe bütününde simetriye pek dikkat edilmemiştir.


Mardin evlerinin asıl yapı malzemesini taş oluşturmaktadır. Avlu ve teraslara bakan bütün cepheler, tonoz başlangıçlarına kadar iç mekân duvarları, doğu, batı, kuzey cepheleri kesme taştan yapılmıştır. Düzgün taşların yanı sıra kaba yontma taşlar da yapılarda kullanılmıştır. Ancak, kaba taşlar Mardin Ovası’na bakmayan cepheler ile zemin katı avlu duvarlarında kullanılmıştır. Moloz taşlar daha çok önemi olmayan duvarlarda, iç örgüde, tonoz veya kubbelerde kullanılmıştır. Evlerin kapalı, yarı açık ve açık bütün mekânlarının döşemeleri taştan yapılmıştır. Bununla beraber avlularda taş, toprak veya her ikisinin birlikte kullanıldığı da görülmektedir. Üst katların taş döşemeleri bir alt katın tonoz çeşitlerini içeren tavanlar üzerine oturtulmuştur. Tavanlar daha çok manastır tonozu, beşik tonoz, aynalı tonoz biçiminde olup, kubbeye çok az yer verilmiştir. Katlar arasında bağlantıyı sağlamak üzere merdivenler kullanılmıştır. Bu merdivenler yapı içerisinde eyvanların açık yüzlerinin karşısına gelen sağır duvarlarda veya duvar içlerine yerleştirilmiştir.
Mardin evlerinde pencereler cephelerde çoğunlukla iki sıralı olarak düzenlenmiştir. Bunların en özgün karakteri de iki kanatlı ahşap kapaklı oluşlarıdır. Pencerelerin önüne lokmalı veya geçmeli demir şebekeler yerleştirilmiştir. Üst sıra pencerelerde cama yer verilmediği durumlarda ahşap kapaklardan yararlanılmıştır.


Mardin evlerinde bezeme olarak sarı kalker taşları kullanılmıştır. Dış mekâna yansıyan yapı elemanlarında ve iç mekânda pencere kapı ve niş çevrelerinde ayrı malzemeden bezemeler de yapılmıştır. Yörede Midyat İşi denilen taş işçiliğinin son derece geliştiği görülmektedir. Kapı, pencere çevreleri, sütunlar, kemerler, saçak altları, kat silmelerinde taş işçiliğinin oya gibi işlendiği bezemelere yer verilmiştir. Ayrıca odalarda Taka denilen, yuvarlak kemerlerli taş işlemeli, gömme dolaplar da bulunmaktadır. Bununla beraber, taş dışında kullanılan malzemeler oldukça sınırlıdır. Ahşap malzeme pencere kapakları, kapılar, dolap kapakları ve kilerlerin asma katlarında kullanılmıştır. Geç dönemlerde alçı tepe pencerelerinin vitrayları ile tavanlarda yapılan basit süslemelerde kullanılmıştır. Demire ise yalnızca pencere şebekelerinde yer verilmiştir.
Mardin’de kapalı bir yaşam biçiminin egemen olduğu dikkate alındığında evlerin harem ve selamlıktan meydana geldiği de görülmektedir. Selamlık kısmında ana odaya tek basamaklı, parmaklıklarla ayrılmış bir seki altından girilmektedir. Bu bölümde kahve ocağına yer verilmiştir. Harem bölümündeki odalarda ise kullanım olarak bir ayırım gözetilmemiş ve odaların hepsinde oturulmakta, yatılmakta, yemek yenilmekte ve konuklar ağırlanmaktadır. Bu odalar avluya bakan önleri revaklı bir eyvanın çevresine sıralanmışlardır. Evlerin çoğunda ayrı bir mutfak yoktur. Kilerin, açık avlunun veya eyvanın bir bölümü mutfak olarak kullanılmıştır. Bununla beraber, bazı evlerde mutfak ve helâların yapıdan ayrı olduğu da görülmektedir.


Mardin’in evlerinin bazılarında dini yapılarda olduğu gibi kitabelere de önem verilmiştir. Bu kitabeler giriş kapısı üzerine yerleştirilmiştir. Ayrıca katlarda eyvan ya da revaktan girilen giriş kapıları üzerine de kitabeler yerleştirilmiştir. Bu evlerin tarih konulan bir başka yeri de tavanlardır. Ancak bu tür tarihlemeler daha çok son dönemlerde yapılan evlerde görülmektedir.
Günümüze gelen Mardin tarihi evlerinden en önemlileri Hacı Kermo ailesinin evi, Süryani ailesinin evi ve Milli ailesinin evidir. Bunun yanı sıra Diyarbakır Mahallesi’nde, Şar Mahallesi’nde, Diyarbakır Kapısı Mahallesi’nde, Emineddin Mahallesi’nde, Latifiye Mahallesi’nde, Necmeddin Mahallesi’nde, Yeni Kapı Mahallesi’nde, Ulu Cami Mahallesi’nde, Teker Mahallesi’nde, Şehidiye Mahallesi’nde, Gül Mahallesi’nde, Savur Kapı Mahallesi’nde ve Meydanbaşı Mahallesi’nde de tarihi Mardin evlerine rastlanmaktadır.
Bu evlerden Savur Kapı Mahallesi’ndeki Hacı Kermo ailesi evi, XVII.yüzyıla kadar inen bir tarihe sahiptir. Bu yapı zemin katı ile birlikte üç katlıdır. Ara merdivenlerle ulaşılan ara katlar da bunların içerisine yerleştirilmiştir. Bu eve üç farklı kottan girilmekte olup, zemin katta avlu çevresini U biçiminde saran bir tasarım bulunmaktadır. Böylece bu ev üç ayrı birimden meydana gelmiştir. Cephesinde zemin kattan üst kata doğru bir farklılaşma olduğu da dikkati çekmektedir. Zemin ve birinci katta pencere ve kapılarda, revaklar ve eyvanlarda, son iki katta ise çeşitli bezemelerle süsler görülmektedir. Günümüzde Mungan ailesinin yaşadığı bu ev içerisinde birçok ailenin yaşamasından ötürü çeşitli bölümlere ayrılmış, yarı açık mekânlar kapatılmış ve ekler yapılmıştır.


Yeni Kapı Mahallesi’ndeki Süryani ailesi evi, Emüniddin Külliyesi’ne yakın bir yamaçta yer alan, bir grup Süryani evi arasında Mardin’in en büyük evlerinden birisidir. Bu yapı zemin kat ile birlikte beş katlıdır. Yapıldığı bölgedeki arazi eğiminden ve parsel derinliğinden kaynaklanan evde kat adedi arttırılmıştır. Evin tasarımı teraslama biçiminde gerçekleştirilmiştir. Farklı kademelerde bulunduğundan ötürü bu ev grubu üç avlu çevresinde geliştirilmiştir. Revakların iki yanı açık olup, bunların arkasında yüksek ve sivri kemerli bölümlere de yer verilmiştir.
Mardin’in Ticaret Merkezi’nin yanında yer alan Medrese Mahallesi’ndeki Milli ailesi evi de çeşitli yapı birimlerinden meydana gelmiştir. Girişleri birbirlerinden bağımsız olan bu birimler biçimsel farklılıklar göstermektedir. Buradaki konak tasarımı bir defada ortaya çıkmamış ve yapı birimlerinin birbirlerine eklenmesinden meydana gelmiştir. Burada da diğer Mardin evlerinde görüldüğü gibi, birden fazla girişe yer verilmiştir. Güneydeki çıkmaz sokaktaki tonozlu bir geçitten sonra zemin kat birbiri içerisine geçmiş üç avlu ve bunların çevresinde de yapılar sıralanmıştır. Buradaki yapı birimlerinin hepsi kendi avlularına ve sokağa açık cepheler halindedir.
Günümüzde Mardin ve Midyat evleri başlı başına birer açık hava müzesi niteliği taşımaktadır. Bir müze kent olarak düşünülen Mardin’e 1,5 saat uzaklıktaki Midyat’ta da Mardin’dekilere benzer evler ile karşılaşılmaktadır. Bugünkü görünümü ile bir Orta Çağ kentini andıran Mardin evlerinde Telkâri olarak isimlendirilen taş işçiliğinin en güzel örnekleri ile karşılaşılmaktadır. Midyat evleri de yapılanma, konum ve işçilik yönünden Mardin evleri ile benzerlik göstermektedir.


Midyat evlerinde de eğime dik olarak düzenlenen avlu, eyvan ve odalar bir bütün halindedir. Taş avlu alt katta kayadan oyma bölümlerle çevrelenmiştir. Üst katlarda eyvanın iki yanında yer alan odalar önünde Gezenek ismi verilen teras ve mekânlar birbirini tamamlamıştır. Bu planlama anlayışındaki en önemli kural, Midyat evlerindeki pencerelerin birbirlerini görmemesi ve evlerin mahremiyetinin sağlanması ön plana çıkarılmıştır. Midyat evlerini Mardin yöresindeki diğer sivil mimariden ayıran en önemli özellik ise, bezemenin yapıların dışında olduğu gibi iç mekânlarda da aynı yoğunlukta tekrarlanmasıdır. Özellikle karanfil, püskül, lale, burma ve süpürge motifleri belirli bir düzen içerisinde yapılarda tekrarlanmıştır. Ayrıca Emevi ve Abbasi süsleme geleneğinin etkileri pencere sövelerinde, silmelerde ve sütunlarda da görülmektedir.
Midyat mimarisinde görülen zengin süslemeler takılarda ve süs eşyalarında, gümüş telkâri işçiliğinde kendini göstermiş ve mimari süsleme sanatına, el sanatlarına etkili olmuştur.
Mardin Nusaybin ilçesinde Diyarbakır Valisi Hafız Mehmet Paşa'nın 1837 yılında, oldukça geniş bir alana yaptırmış olduğu kışla 1970'li yıllardan sonra yıkılmıştır. Sultan II.Abdülhamid zamanında kurulan Hamidiye Süvari Alayı'nın birlikleri bu kışlada konuşlandırılmıştı. II.Dünya Savaşı sırasında da kullanılan bu kışlanın 300'den fazla odası, giriş kapısında da iki büyük aslan heykeli bulunuyordu.
Mardin ve Midyat evlerinin en önemli öğesi de çeşitli dini toplulukların değişik kültürlerin ve dillerin birleşmesidir. Midyat evlerini ÇEKÜL Vakfı “Yedi Bölge ve Yedi Kent Programı” içerisine almıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder